29 Eylül 2010 Çarşamba
Sıkıntı...
Sıkıntı çok kötü bişey.Hayatınızda bi olay oluyo ve canınız sıkılıyo.İşte o an bittiğimiz an!Herşeyi etkiliyo...Manevi olarak etkisi zaten korkunç yani ondan bahsetmeye bile gerek yok ama kendimden örnek vericek olursam sıkıntı bana kilo olarak dönüyo.Bitmek tükenmek bilmeyen bi iştah ve bunun sonucunda alınan kilo...O kilo hemen vücuda yayılmıyo tabi , o sadece daha uzun sürekli sıkıntılarda olan bişey:) , ama surata yerleşiyo.Aniden ortaya çıkan gıdı yetmezmiş gibi cilt yağlanıyo, bozuluyo, pütürlü salak bi hale geliyo...Ve o ufak sıkıntı büyük bi sıkıntı haline dönüşüyo hatta sıkıntı sürecinin uzunluğuna bağlı olarak bunalım olarak karşımızda beliriyo.Biyere gitmek, bişey yapmak istemiyosunuz.Bu da günlük hayatı etkiliyo doğal olarak.
Bu bi çıkmaz.Gerçekten.Bi kısır döngü.Çorap söküğü.Ne derseniz deyin hepsi aynı kapıya çıkıyo.Yıllardır bununla baş etmeyi öğrenemedim.Hep zamana bıraktım, kendiliğinden geçmesini bekledim.Geçti çoğu kez geçiyo illaki bişekilde ama o süre zarfında hayatınız boşa geçiyo.Ama bildiğim bişey var ki bunu biz kendimiz yaratıyoruz.Herşeyi kafaya takmasak, ufak tefek problemleri oluşur oluşmaz çözmeye çalışsak bunlar meydana gelmicek aslında.Ama yapamıyorum işte.Yapabilen varsa önünde saygıyla eğilir, gözlerinden öperim.
25 Eylül 2010 Cumartesi
Bu yazı sadece bi iç dökme
Moda gelip geçiyo.Her sene yeni bişey çıkıyo ve o şey daha öncede moda olduğu halde sanki ilk defa görüyomuş gibi kapışılıyo.Tam bi tüketim çağı çılgınlığı...ama seviyoruz.Özellikle sonbahar kış koleksiyonlarına bakarken ağzımın suyu akmıyo değil:) Heraklietos'un ünlü bi sözü vardı; değişmeyen tek şey değişimin kendisidir...Moda söz konusu olduğunda da değişmeyen tek şey güzelliktir.Herşey güzellik için.Herşey de güzelliğe bağlı.Şimdi hassas biri buna tepki gösterip aslında böyle olmamasını istediği için yada buna tepki vermek ona daha etik geleceği için yooo hayır falan diyecektir.Ama bu böyle.Her yeni gün başka bi örneğiyle karşılaşıyorum ve şaşırmaya devam ediyorum.Şunu anladım ki günümüzde çirkin diyemicem çünkü bu kelime aslında anlamını yitirdi artık, bakımsız demek daha doğru, biraz bakımsızsanız yada biraz fazla kilonuz varsa insanların gözünde bir hiçsiniz.Tabiki bu herkes için geçerli değil ama toplumun çok büyük bi kesimi için bu böyle.Çirkin kabul edilen insanlar toplumda ne yeteri kadar seviliyo ne de değer görüyo.İnsanları dış görünüşlerinden dolayı acımasızca yargılıyoruz.Üstelik şaşırdığım şey bunu sadece gençler - günün çocukları - yapmıyo, orta yaşlı olarak adlandırılan insanlar bile yapıyo.Bunun tek sorumlusu medya ama...Medya insanları bu hale getirdi.Eskiden erkeklere kızılırdı sadece dış görüşe önem veriyooo ayy ne çiğ diye şimdi kadınlar da o hale geldi.Peki ben bukadar yazıyorum işte toplum medya eğitim şart cart curt ben yapmıyo muyum bunu sanki...evet bazen bende yapıyorum.Ama enazından vicdanlıyım.
12 Eylül 2010 Pazar
Fall-Winter 2010 Podyum Favorim : Roberto Cavalli
Fall-Winter 2010 defilelerini izledim.Ama bütün tasarımlarıyla en en enn favorim açık ara Roberto Cavalli oldu.Tasarım bir kıyafeti diğerlerinden ayıran şey nedir? Öncelikle kumaşı...İyi bir kumaş hemen kendini belli eder, dünyanın en karışık desenlerinden oluşuyor olsa bile eğer giyenin üstüne 'ben bişeyim' durur.Ayırıcı diğer bi özellik ise kombinlendiği diğer giysilerle oluşturduğu birleşimin mükemmelliğidir.Bazen aşırı sıradan ve tek başlarına bakıldığında 'bişey' olmayan parçaların kombinlendiğinde inanılmaz güzel durduğunu görüyorum.İşte bu tasarımın gücüdür.Roberto Cavalli de bu sezonda acaip iştah kabartan bi koleksiyon hazırlamış.Sizlerle paylaşmak istedim...
9 Eylül 2010 Perşembe
Ennnnn stil sahibi : Miroslava Duma
Stil ikonu adı altında bi sürü kişiden bahsediyolar.Güzel kabul edilen fiziği düzgün neredeyse her ünlü aktris Stil İkonu diye geçiyo medyada falan.Ama ben ikonların çoğunu hiç stil sahibi bulmuyorum.Zayıflar evet fizikleri düzgün.Ama nezaman görsem hepsi bi kot üstü tshirt giymiş oluyo stil bunun neresinde anlamadım...Stil sahibi bulduklarım da son zamanlarda bu sıfatı kaybetmemek için full siyah giyinmeye falan başlamışlardı (Bknz:Olsen kardeşler ; hala güzel giyiniyolar beğeniyorum onları, ama hep aynı siyah tayt bol salaş üstler falan yani risk almıyolar artık) İştee tam o sıradaa onu gördümm! Bunla da bu olur canım diyeceğiniz türden şeyleri alıp birleştiriyo ve sonuç : mükemmel! Üzerinde hiç beğenmeyeceğimi düşündüğüm şeyleri beğendim ( mesela kot elbiseler, deri şortlar,asker kumaşı vs.) Gerçekten stil sahibi olmak böyle bişey işte baştan aşağı kırmızı giydiği bi fotografı var onu da koyucam eminim hak vericeksiniz...
*Yer kısıtlı olduğu için fotoğraflarının tümünü koyamadım ama zaman zaman sana Miroslava vermeye devam edicem damardann:)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)