20 Aralık 2010 Pazartesi
Makyaj İdolüm : Nebahat Çehre
Bayılıyorum!Kendisine, duruşuna, tarzına, makyaj stiline, herşeyine...Aşk-ı Memnu'daki favori karakterim Firdevs Hanım olarak da Nebahat Çehre kesinlikle 1 numaraydı...Bu fotoğrafı da görünce sizlerle paylaşmak istedim.Hayalimin makyajını yapmış, çok da yakışmış ona.
5 Aralık 2010 Pazar
Yeni çağın kadını ; Kim Kardashian
Tam bi esmer Paris Hilton...Aynı kategorideler.Zaten çok yakın arkadaşlarmış, hiç şaşırmadım.Kim de Paris gibi seks kasediyle ünlendi tabi onun daha meşhur olmasının sebebi Jlo'yu aratmayan poposu.Ailesiyle beraber inanılmaz sahte bi reality showları var, bütün Kardashian'lar sesleri kısılmış oyuncak bebek gibi konuşuyo sürekli bi atraksyon, bi yapma gündem...Ama günümüz dünyasında bunların hiç bi önemi yok.2 beden küçük bikinisiyle verdiği pozları, playboya soyunup sonra ah çok pişman oldum diyen açıklamalarıyla sürekli gündemde artık.Kısacası hiç bir şey yapmadan zengin olanlardan...Eskiden olsa daha kötü şekilde tanımlanırdı ama artık akıllı deniyor bu tiplere.He madem sevmiyorum ne diye bloguma koyuyorum di mi...Bende bu yeni çirkef, boyanmış süslenmiş her şeyi beğenen ve kabullenen toplumun bi parçasıyım da ondan.Yapıcak bişey yok kabullendik mecbur.Kadınsan ya çok zengin olucaksın yada çok güzel.Başka ihtimaller de bi şansın yok.Artık okumak falan da iyi biyere gelmek için yetmiyo, torpilsiz falan olmuyo bu işler...O güçlü feminist kadın da tarih oldu.Bütün feministler sadece lafta artık, hepsi 1 erkeğin tek sözüne buhranlar geçiriyo, bunalımlara giriyo.Biz de kabullendik mecburen...Alın ozaman size nirvananız...
4 Aralık 2010 Cumartesi
Sevmiyorum sizi ölün kırışıklıklar!
En son göz altlarımın kırışmaya başladığını farkedip hafif de olsa bi takım nemlendiriciler kullanmaya başlamıştım.Sakınılan göze çöp batar diye boşuna dememişler...Dün gece sol gözümün altındaki torbamsı yerde mevcutların üstünde çok derin bi kırışıklık farkettim.Güldüğüm zaman aşırı çıkıyo lanet şey.Benim bide fazla mimikli bi suratım var kısacası gidişat kötü.Daha 22 yaşımda gözlerimin altı böyleyse 40 da kendimi düşünemiyorum! Body Shop ' un E vitaminli göz kremini kullanıyorum bi süredir ama bi işe yaramamış gördüğüm o ki...Morluklara da iyi gelmiyo...Yemin ediyorum yeşil çayı içerken (ama öyle poşette olanını değil, kiloyla satılanını ) yaprakları hafif ıslakken göz altınıza koyun, hatta ben bütün suratıma yapıyorum bunu, 5 dakika sonra muhteşem bi cildiniz oluyo morluklarda bi nebze açılıyo.Kreminde ilk sürdükten sonra göz çevresini gerginleştirmekten başka bi etkisini görmedim, yıkayınca o etki zaten gidiyo...
Estee Lauder'ı hep sevmişimdir.Ürünlerini çok kaliteli buluyorum.Bir dudak kalemi insanı olan benim, en sevdiğim dudak kalemleri Estee Lauder'ın Double Wear serisinden mesela.Şu aşağıdaki serumunu da annem kullanıyodu yıllar önce ve öyle nette gezinirken karşıma çıktı biraz inceledim ve haftalar önce benim yaşımdakilerin kullanabileceği yeni başlamış çizgilerde etkili ve yaşlanma karşıtı ürün ararken bu mucizevi şey nerdeymiş diye düşündüm.Öncelikle 16 yaşından itibaren her kadının kullanabileceği bir ürünmüş bu.Formülü cildi onarmak konusunda patentli, Estee Lauder'ın sitesinde de yazanlara göre bu ürünün en büyük iddiası onarma ve aynı zamanda nemlendirme.Kısacası Advanced Night Repair bana denemeye değer bi ürün gibi göründü.
2 Aralık 2010 Perşembe
Nars Laguna
Sadece yanaklara gölge yapmak için gördüğüm en güzel bronzlaştırıcı pudra kesinlikle Laguna...Rengi tam benim cildimin gölge rengi çok hafif bi ışıltısı var oda koyu renk pudranın etkisini yumuşatmak için birebir olmuş çok beğeniyorum ilk online Amerika alışverişimde alıcam yazdım listeye.
17 Kasım 2010 Çarşamba
Vize Vize Vize
Bayram tatili biter bitmez 10 günlük vize maratonu başlıyo.Her gün neredeyse 2 sınavım var ve çok akıllı bendeniz bayram tatilinin bu son günlerine kadar hiç çalışmadım...Çalışmamak için herşeyi yaptım.Youtube da izlemediğim vidyo kalmadı, Amerikadanİste'yle yapıcağım alışveriş için daha zaman olmasına rağmen herşeyi araştırdım, köpeklerim Zuzu ve Lui'yle normalde hiç oynamadığım kadar oynadım, yıllardır dağınık dolaplarımı düzenledim vs vs vs...Neden görevlerimi onlardan kaçmadan önce yapmayı başaramıyorum bilmiyorum.Evet ders çalışmayı sevmiyorum, hayatımın hiç bi evresinde düzenli ders çalışan biri olmadım; evet okul hayatından çok bıktım artık tahammül edemiyorum ama mezun olmak ve o lanet 'altın bileziği' kola takmak için tek yol bu...En iyisi durumu kabullenmek ve geçmişi affederek - çok değerli hocam Melih Arat, bana geleceği yaşayabilmek için geçmişte canınızı sıkan kişileri veya olayları affetmenin bir şart olduğunu söylemişti - geleceğe yönelmek...
Herkesi affediyorum.
Herşeyi affediyorum.
Kendimi affediyorum.
Affettim.
Evet.
15 Kasım 2010 Pazartesi
Sanal Alışveriş : Takı
The Maşa Sorunu !
Merhaba Herkese !
Öncelikle iyi bayramlar...Bayram tatilindeyiz, tatil bitiminde vizeler başlıyo ve ben ders çalışmam gerekirken nası bi maşa almam gerektiği konusunda kafa patlatıyorum.Daha önce hiç maşa kullanmadım geçen sene Remingtondan bi saç düzleştiricisi almıştım çok da memnun kaldım onu kullanıyorum genelde.ama saçım artık baya uzadı ve çıtçıtlarımla beraber çook uzun düz saç beni sıkmaya başladı.Maşayla iri dalgalar yapmak istiyorum.Fakat 25 mmlik kalın bi maşa mı almalıyım yoksa şu yeni çıkan inceden kalına giden maşalardan mı almalıyım bilemedim...YouTube dan izlediğim vidyolarda kalın olanlar daha güzel dalga veriyo ama saçın tamamı kalıp şeklinde dalgalanıyo gibi, diğeri ise daha doğal, karışık bir görünüm yaratıyo ama sanki daha fazla uğraştırıyo.Siz ne dersiniz; kullanan ve tecrübelerini paylaşmak isteyen olursa çok memnun olurum:)
Babyliss curling iron 25 mm:
Remington CI95:
31 Ekim 2010 Pazar
Rain Boots
Yağmur çizmeleri...İlk çıktıklarında şiddetle karşıydım.Hele de şu çiçekli, renkli, desenli olanlarından hala hiç hoşlanmıyorum.Ama gelin görün ki çok yağmurlu havalarda hiçbişey de onların yerini tutmuyo...Hunter kuşkusuz ki en iyisi.Beğendiğim modelleri yukarıda.Ama bayıldığım ve şiddetle istediğim 2 çeşit var ki birisi yine Hunter, ama bu modeli Hunter için Jimmy Choo tasarlamış, krokodil desenli...diğeri de Chooka'nın Herringbone Dual Buckle modeli...
Yeni Birkin : Hermès Kelly
2 Hermes Klasiği : Birkin ve Kelly...Birkin'in modası hiç geçmez.Yıllar süren bekleme listeleriyle, en ucuzu 6.500 dolardan başlayıp 125.000 dolara kadar uzanan fiyat aralığıyla Birkin çantaların nirvanası bence.Ama son yıllarda ikon ünlülerin de katkısıyla birden herkesin elinde Kelly görmeye başladık.Birkinler birden raflara kaldırıldı ve Kelly onun yerini aldı.Kelly daha ağır, Birkin daha spor...Bana soracak olursanız hiç düşünmeden Birkin derim hatta ölürüm ona:)
Siz ne dersiniz; Birkin mi Kelly mi?
Birkin;
Victoria Beckham;
Kim Kardashian;
Neutrogena Radiance Boost Eye Cream
Bu kremi göz altı morluklarımdan ve kırışıklıklarımdan ani bi rahatsızlık duyup acilen bişeyler almalıyım dediğim bi günde Watsons'tan aldım.Fiyatı 15 gibi bişeydi uygun geldi bana ve Neutrogena cilt konusunda güvenip sevdiğim bi marka olduğu için aldım.Ürünün kutusunda kullanıldığı anda itibaren göz çevresindeki şişlik ve morlukları azaltacağı, ince çizgilerin görünümünü azaltmaya yardımcı olacağı, göz çevresini rahatlatıp aydınlatacağı vaad ediliyo.Çok düzenli olamasa da uzun süredir kullanıyorum.Normalde göz çevremi nemlendirmediğim için özellikle peeling yaptıktan sonra kullandığımda gerçekten rahatlatıp aydınlattığını söyleyebilirim.Ama bu kremi asıl morluklarım sebebiyle aldığım için onlara çok bi etki ettiğini söyleyemicem.Göz çevresini biraz açıyo hafif bi aydınlanma oluyo ama okadar önemli bi fark yaratmıyo ne yazık ki...Yinede yağsız olması sebebiyle uygun fiyatlı bir göz çevresi nemlendiricisi kullanmak isterseniz Neutrogena Radiance Boost Eye Cream'i öneririm.
1 Ekim 2010 Cuma
Topshop Yeni Sezon
Topshopu hep sevmişimdir.Bazen çok fantezi şeyler üretiyolar ama bu kış sezonu çok giyilebilir ve güzel şeyler var.Herkese en yakın zamanda (kapışılmadan!) bi Topshop yapmalarını tavsiye ediyorum.Özellikle örgünün altın çağını yaşadığı bu sene çok güzel hırka, kazak modelleri var.Şunlarda benim seçtiklerim:
Salyangoz Kremi
29 Eylül 2010 Çarşamba
Sıkıntı...
Sıkıntı çok kötü bişey.Hayatınızda bi olay oluyo ve canınız sıkılıyo.İşte o an bittiğimiz an!Herşeyi etkiliyo...Manevi olarak etkisi zaten korkunç yani ondan bahsetmeye bile gerek yok ama kendimden örnek vericek olursam sıkıntı bana kilo olarak dönüyo.Bitmek tükenmek bilmeyen bi iştah ve bunun sonucunda alınan kilo...O kilo hemen vücuda yayılmıyo tabi , o sadece daha uzun sürekli sıkıntılarda olan bişey:) , ama surata yerleşiyo.Aniden ortaya çıkan gıdı yetmezmiş gibi cilt yağlanıyo, bozuluyo, pütürlü salak bi hale geliyo...Ve o ufak sıkıntı büyük bi sıkıntı haline dönüşüyo hatta sıkıntı sürecinin uzunluğuna bağlı olarak bunalım olarak karşımızda beliriyo.Biyere gitmek, bişey yapmak istemiyosunuz.Bu da günlük hayatı etkiliyo doğal olarak.
Bu bi çıkmaz.Gerçekten.Bi kısır döngü.Çorap söküğü.Ne derseniz deyin hepsi aynı kapıya çıkıyo.Yıllardır bununla baş etmeyi öğrenemedim.Hep zamana bıraktım, kendiliğinden geçmesini bekledim.Geçti çoğu kez geçiyo illaki bişekilde ama o süre zarfında hayatınız boşa geçiyo.Ama bildiğim bişey var ki bunu biz kendimiz yaratıyoruz.Herşeyi kafaya takmasak, ufak tefek problemleri oluşur oluşmaz çözmeye çalışsak bunlar meydana gelmicek aslında.Ama yapamıyorum işte.Yapabilen varsa önünde saygıyla eğilir, gözlerinden öperim.
25 Eylül 2010 Cumartesi
Bu yazı sadece bi iç dökme
Moda gelip geçiyo.Her sene yeni bişey çıkıyo ve o şey daha öncede moda olduğu halde sanki ilk defa görüyomuş gibi kapışılıyo.Tam bi tüketim çağı çılgınlığı...ama seviyoruz.Özellikle sonbahar kış koleksiyonlarına bakarken ağzımın suyu akmıyo değil:) Heraklietos'un ünlü bi sözü vardı; değişmeyen tek şey değişimin kendisidir...Moda söz konusu olduğunda da değişmeyen tek şey güzelliktir.Herşey güzellik için.Herşey de güzelliğe bağlı.Şimdi hassas biri buna tepki gösterip aslında böyle olmamasını istediği için yada buna tepki vermek ona daha etik geleceği için yooo hayır falan diyecektir.Ama bu böyle.Her yeni gün başka bi örneğiyle karşılaşıyorum ve şaşırmaya devam ediyorum.Şunu anladım ki günümüzde çirkin diyemicem çünkü bu kelime aslında anlamını yitirdi artık, bakımsız demek daha doğru, biraz bakımsızsanız yada biraz fazla kilonuz varsa insanların gözünde bir hiçsiniz.Tabiki bu herkes için geçerli değil ama toplumun çok büyük bi kesimi için bu böyle.Çirkin kabul edilen insanlar toplumda ne yeteri kadar seviliyo ne de değer görüyo.İnsanları dış görünüşlerinden dolayı acımasızca yargılıyoruz.Üstelik şaşırdığım şey bunu sadece gençler - günün çocukları - yapmıyo, orta yaşlı olarak adlandırılan insanlar bile yapıyo.Bunun tek sorumlusu medya ama...Medya insanları bu hale getirdi.Eskiden erkeklere kızılırdı sadece dış görüşe önem veriyooo ayy ne çiğ diye şimdi kadınlar da o hale geldi.Peki ben bukadar yazıyorum işte toplum medya eğitim şart cart curt ben yapmıyo muyum bunu sanki...evet bazen bende yapıyorum.Ama enazından vicdanlıyım.
12 Eylül 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)